AVUKATLIK
AVUKATLIK
İstanbul Barosu avukatlardan Atilla Özen”in ; ”Savunma Tarihi..” isimli kitabından küçük bir bölümü , felaketten sonraki ilk buluşmamızı, yani Çarşamba “ Muhabbet “ ini (Sevme, Sevgi,Dostluk,dostça konuşma- Osman ÖZÜN- Osmanlıca – Türkçe sözlük.İnkilap Kitapevi- 1959 ) ansıyarak paylaşmak istedim. Kitapta;
“Baro yalnız avukatların mesleki sorunlarıyla ilgilenen meslek örgütü değildir.
En yüce değer olan hakkı tesis etme yolunda yargısal görev yapan avukatın meslek teşekkülü olması nedeniyle , hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla da görevlidir.
Bu yönüyle toplumun avukatlığını da üstlenir. Özgürlüklerin kısıtlanması avukatı doğrudan ilgilendirir.
Hukukun egemen olmadığı bir toplumda , gerçek anlamda avukatlık da yapılamaz .
Savunma hakkı tam olarak kullanılamaz ise avukatın saygınlığı gider.
Dolayısıyla hukukun üstünlüğü ve demokrasi savunulurken, avukatlık da savunulmuş olmaktadır.
Hukuk devletinin egemen kılınması yolunda baroların mücadelesi dar anlamda siyaset olarak değerlendirilemez.”
Diyerek devam ediyor meslektaşımız.
Cumhuriyet’in “ Kitap Eki” sayfalarını çevirirken tanıma fırsatı buldum bu genç, aydınlık yüzü. Yılların birikimi ile bir çoğumuzun yeri geldiğinde bölük pörçük dillendirdiğimiz aforizma tadındaki söz ve söylemlerin böylesi derli toplu aktarımı ilgimi çekti. Her alanda örgütlü ve örgütle yol almanın başarıyı getirdiği yolundaki inancımla, iç sesimde meslektaşımı kutlarken, geçmişte (antik çağda) iki dönem yönetim görevini üstlendiğim Baromuzda o günlerden, bu günlere çok şeyler değişti. Yukarıdaki tanımlara koşut iyi şeyler yapan Baromuzun gençlerini de bu anlamda yürekten kutluyorum Yazılanlar; dünkü buluşmada karşılıklı, bağıra çağıra bir ara konuştuğumuz konularla da örtüşünce, konuyu ilgi alanımız olması dolayısıyla dar bir çerçevede, Çarşamba buluşması ile ve belki bir de izninizle Başkanımız ile paylaşacağım. Aziz dostum rahmetli D.Özlü’nün ; kendi topraklarında yabancı kalmamak” başlığında betimlediği ve kısa sayılmayacak yaşamımızda ,ondan hatırlayacak çok az şeyimizin kaldığının bilinci içerisinde “ geride kalan değerlerden ve konvansiyonel yöntemlerden uzaklaşarak, örgütümüzle ve oradaki çağdaş kardeşlerimizin önünü kesmeden , gerekirse gidebildiğimiz yere kadar peşlerinden giderek bir şeyler yapmanın zamanı kayıp gidiyor avuçlarımızdan.Ö.K