ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ AKM

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ (AKM)

 

 

 

İzmir'de yaşayan ve aidiyet bilinci  taşıyan bir yurttaş olarak şöyle bir düşünüp, bakıyorum da ;  kaç vali, kaç emniyet müdürü, kaç nüfus, eğitim müdürü,  vs. bürokrat,  kaç rektör geldi gitti bu kentten? Bir çoğu şimdiden duruşları, yaptıkları ve yapmadıkları ile unutulanlar listesinde aldılar yerlerini . Hizmetleriyle  öne çıkanlar ise inadına  belleklerde yaşamaya devam ediyor.

 

Hepsi de kendi kulvarlarında biçilen ya da biçtikleri misyonları ile  Devletimizi temsil ettiler. Vakti gelen, görevlerini tamamlayan kimi  yönetici de başka görevler için,  kimi kez de erkenden çekilip gittiler bu kentten. Bizler gelip geçecek olsak da  kentimiz , tüm kurumları, tarihi, değerleri ve renkleri ile    yaşıyor ve insanlık durdukça yaşamaya devam edecek. Geçtiğimiz günlerde bir dostum  İzmir ' le ilgili bir haber yazısını paylaştı. Okuyunca kanım dondu, sinir katsayım yükseldi... Yazarının olan biteni  olumladığı  izlenimi yaratan ;ismi  “Sabancı Kültür Merkezi olsun" başlığı altındaki, konunun özünden ayrılan önermesine  katılmasam da, basının kamuyu bilgilendirme işlevi bağlamında değerli buldum  yazıyı. Bir süre bekledim. Haberde dillendirilen girişime eylem düzleminde bir karşı duruş olursa, katılmak istedim. Tık yok! Doğrusu, suskunluğu kabullenme gibi algıladım, bu tavrı.  İstanbul’da  AKM nin yıkılması gündeme geldiğinde , merkezi yöneticilerin söylemlerine karşı ; demokrasiden , sanattan, kültürden yana tüm aydınların, Atatürk’ ü anlayan, ve  sevgisini içselleştiren milyonların, sivil toplum kuruluşlarının demokratik söylem ve direnişleri düştü, usuma. Kazandılar!.  AKM ni yıktılar ama, yerine aynı isimle  daha işlevsel , görkemli bir yapıt kazanıldı.  Sonuçta; karşı çıkanlar ve direnenler kazandı. Konuya duyarlı  sivil toplum kuruluşlarının, kültür ve sanatı  insanı ve toplumu yücelten bir değer olarak gören demokrat,  aydınlanmacı , yüzünü batıya dönmüş çağdaş,  aydınlık insanların çoğunlukla olduğu Kentimde de  benzer duruş " neden olmasın" diyerek umuda sarıldım.  İnancımı boşa düşürecek  olumsuz bir gelişme yaşanırsa  , ki halkın mutlak gücüne inanan bir yurttaş olarak " yaşanmayacaktır" diyorum. 

 

Bu kez hukukçu kimliğimle  konuyu yargıya birey olarak taşımaya  karar verdim.

Gelelim konumuza.  ;  İzmir'imizdeki "ATATÜRK Kültür Merkezi " bundan böyle ; İzmir Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılacakmış...  bu yapıyı , sözde sahibi görünen Ege Üniversitesi ,  Emniyet Müdürlüğüne kiralamış!.. Gazeteci  ' de köşesinde bu haberi paylaşmış. Umarım, gerçek değildir. Ancak şu ana kadar sosyal medyada tt. olan haberin yalanlanmamasını dikkate alırsak, sonuç ürkütücü. Bir kentin  kimliğini  hızla çoğalan camdan kuleler değil, tarihi, yaşanmışlıkları, kültür değerleri verir. Bu vesile ile, Ülkemizin önde gelen yüksek öğrenim kurumlarından olan Ege Üniversitemizin geçmişte ve günümüzde toplumun, insanın ve insanlığın gelişmesine katkı veren,  bilim, sanat ve kültür alanında unutulmaz izler bırakan her düzeydeki Üniversiteliyi, tüm bilim insanlarını minnet duyguları ile anıyorum. Akademik sanının dışında, kimliği konusunda yeterli bilgi sahibi olmadığım bu kutsal Kurumun andaki yönetimi ve  Sn. Rektörü , kayden Üniversitenin sahip göründüğü  Atatürk Kültür  Merkezini Emniyet Müdürlüğüne cüz'i bir bedelle kiralamış. Derdim; kiranın düşüklüğü filan değil. Söz

 

 

konusu astronomik bir rakam olsa da, kültürün parayla yan yana gelmeyeceğini bilenlerdenim.

Yöneticilik sıfatından önce isminin başında bir akademik ünvan taşıyan Sn. Rektörün,  kamunun malı olup, kutsal bir işlevi bulunan bu mekanı alelade bir taşınmaza indirgemesini sindirebilmiş değilim. Düşünsenize, bir Kültür Merkezinin amacı dışında kullanılması için  düzenlenecek kira sözleşmesinde ,kiralayan bölümünün karşısında Rektörün imzası ve ismi yer alacak...Hazin ve ironik bir tablo. Bir çok eserin sergilendiği,  her türlü sanatsal etkinliğin İcra edildiği o görkemli salonlar neredeyse kentsel dönüşümü ansıtan görüntülerle yıkılacak, işlevini, misyonunu kaybederek, güvenlik merkezine dönüştürülecek!.. Yeryüzünde, gelişmiş, gelişmemiş başkaca hiç bir ülkede  örneğini gösteremeyeceğimiz bir fotoğraf…

Sn. Rektöre sesleniyorum. Her ne kadar kayden sahibi görünseniz de, bu kutsal mekan İzmir halkınındır. İzmir halkının,sivil toplum ve meslek kuruluşlarının  sevinçle ve gönülden katkıları ile gerçekleştirilmiştir, bu eser. Sonrasında da sevinçle ve onurla büyük Atatürk ün ismi verilerek taçlandırılmıştır bu kültür   yuvası. Geçmişte aynı görevi onurla tamamlayan ve isimleri unutulmayanlar arasında anılacak olan rektör ve karar vericilerin önderliği ve ortak iradeleri ile kurulmuştur, bu yuva,

 

Girişim, bir yönüyle de aynı seviyede  selefiniz büyüklerinizce ortaya konmuş bulunan iradeyi tanımamak anlamına gelecektir. Ülkemizin en eski ve köklü üniversiteleri arasında yer alan eğitim kurumundaki asli göreviniz; bilimsel çalışmalara, araştırmalara, daha bir destek verip, ön alarak bilime ve alanlarında yetkin,  bilim

dünyasında tanınan, insanlığa hizmeti şiar edinmiş birey ve bilim insanlarının kazandırılması olmalıdır. Ülkenin ve güzel İzmir'imizin imarını da, farklı kamusal hizmetlerin konumlandırılmasını da bırakın ehil ellere. Dahası, kültür değerlerimize ve büyük Atatürk'ün isminin  oradan kaldırılmasına da aracı olmayın, lütfen...

 Sn. Rektör, kurgulayalım ve düşünelim.. Sonsuza dek bu görevde kalmayacaksınız.   Kuşkusuz fani dünyada  yaşamın da bir sonu vardır. Sizden sonra gelecek yönetim,  bu yapının kuruluş amacına dönülmesine karar verip bir tahliye davası açtığında neler olur, bir düşünün. O nedenle, bir mesken, bir işyeri gibi nitelendirilemez  bu yapıt  ,Kentimizin bir Emniyet Müdürlüğü binasına ihtiyacı olabilir. Doğal karşılar  saygı duyarım. Ama o bina, bu bina değildir.   Öte yandan unutmayalım ki,  "İzmir'in   bu   merkeze ihtiyacı yok, gereken kadar var "  gibi söylemlerde bulunmak; Sanata, kültüre , aydınlanmaya karşıt bir anlam taşır.

 

Girişimin hukuki boyutu da bir başka alanı ilgilendirmekte  olup,  bu konu;   karar vericilerle ilgili olarak ahireti işaret edip, “ tarih önünde hesap vereceklerdir, " gibi hamaset içerikli söylemle geçiştirilemeyecek kadar hassasiyet taşır, ve  bu dünyada da ciddi kişisel hukuki sorumlulukları gündemine alır.  Her türlü kültür ve sanatsal etkinliğin yaşandığı ve yaratıldığı bu kutsal yuva İzmir halkınındır ve kararı da Halk verir. Özer Kırca

Kırca Hukuk Bürosu
Tüm Hakları Saklıdır ©