KARŞIYAKA NEREYE

KARSIYAKA NEREYE

Asırlık çınarın bu gün bir genel kurulunun daha gerçekleşeceğini  ulusal basının yerel ekindeki   haberden öğrenmiş oldum. 110 yıldır kaç başkan ve yönetim görev aldı bilemiyorum.Bu gün bir yenisini daha seçecek Karşıyakalılar. Her birleşimin bir kaç değişmez karakteri sahnede  yüksek perdeden ,sonunu  "kaf kaf"la tamamladıkları anlaşılması güç konuşmalar yapacaklar. Ne denli yüksek perdeden haykırırlarsa o denli " büyük Karşıyakalı" olduklarını kanıtlarcasına.

 

Sportif ve yönetimsel anlamda, yaklaşık yirmi yıldır katlanarak süre gelen başarısızlıkların nedenleri bir kez daha halının altına süpürülecek, konuşulmayacak, tartışılmayacak. Çağrılı olup katılabilen bir kaç siyaset erbabı ve yerel yöneticinin hiç bir zaman tutulmayan vaatlerinin yaratacağı anlık motivasyon , birlikte haykırılan marşlar eşliğinde tamamlanan birleşim. Anlayacağınız sayısız tekrar edilen bildik senaryo.

 

"Daha önceleri neredeydiniz" isimli şarkıyı anımsatırcasına Genel Kurul öncesi  eskiden yönetim görevinde de bulunan  bir kısım camia!.. Büyükleri!.. , altı boş, özel koşullara uyarlılığı tartışılmamış ,  finansal olumsuzluklar ortamında gerçekleşmesi ve hayata geçirilmesi pek de olası görünmeyen "şirketleşme" meselesini gündeme getirdiler. Şirket kurucuları arasında yer alan ve ortaklaşmaya katkı verecek isimler de açıklandı. Başkan olmasında önemli katkı sağladığım  bir isim de, sadece futbol şubesinin şirketleştirileceğini açıklamış. Doğru ise anladığım o ki bu

 

teklifle futbolun ayrıştırılarak    , Şirket organizasyonu altında bir başka hukuki kişiliğe aktarılması.amaçlanmış. Açıklananlardan bunu anladım. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra, Kongreye bir kaç gün kala,   mevcut başkan, Kulüp borcunu yaklaşık yüz milyon lira olarak bildirince , girişimi domine eden kişi bu kez Şirketleşmenin şimdilik ertelendiğini duyurdu.

Olan biteni biraz da ironik biçimde özetlemeye çalıştım.

Hiç kuşkusuz KSK kimsenin tapulu malı değildir. Kimler geldi.Kimler geçti bu çatının altından.Kimileri canları ile ödediler bu sevdayı dersem abartmış olmam. ĶSK. bir kurum , bir tarih olarak hep var olacaktır. Ancak, üzülerek belirtmeliyim ki özellikle son yirmi yıldır  sportif,  yönetimsel ve gerekse de finansal alanlarda bir çöküş, bir gerileme yaşıyoruz. Bunun nedenlerini bir önceki kurul ya da kişilere bağlamak, gerilemeyi ve çöküşü hızlandırmaktan başka bir işe yaramaz. Büyüklüğünü tarihinden alan Kulübümüz , kabul edelim ki söylendiği gibi büyüklüğü ile orantılı büyük camia olmayı yakalayamadı. Yıllardır sağdan say aynı, soldan say  aynı kişlerden oluşan bir topluluk. İtiraf edelim ki, bu tabloda  hepimizin payı büyük. "Küçük olsun, benim olsun " yaklaşımı ile ayrışarak büyüyemedik. Ortalama 15-17 bin seyirciye oynadığımız dönemleri hatırlıyorum. Bu gün,  bu ortalamaları yakalamış sadece dört büyükler diye anılan Kulüplerden başkasını gösteremesiniz. Naklen yayın gelirlerinde Trabzon ile birlikte üç büyüklerden sonra geliyorduk .Gün döndü, devran değişti. Özellikle kitlesporları   endüstriyel nitelik kazandı. Salt öz kaynaklarınızla gelişmeyi ve başarıyı yakalamak çok güç. Ayrıca,  gerekli finansmanın da  İzmir özelinde salt sponsorlardan sağlanması , kanımca mümkün

 

değil. Sponsorluk gelirleri ile sürekliliği sağlayamayız. O zaman, (ne yapmalı, nasıl yapmalı?) sorularına olabilirliği   olan, rasyonel çözümler aramalıyız. Aslında bu konudaki  çözüm de çok uzaklarda değil. Bir zamanlar Spor Kulübümüz   , altısı deplasmanlı birinci liglerde olmak üzere  17 spor branşında yarışıyordu. Hafta sonları  müsabakaları için gidenler, gelenler  inanılmaz bir koşuşturmaca  ve telaş yaşanırdı. Her kategorideki yaş gruplarındaki hareketliliği anmıyorum bile. Tüm sporcularımız bizim öz çocuklarımızdan oluşturdu.Söz gelimi Sn.Koç'un başkanlığı döneminde yarışan ve şampiyon olan Basketbol takımımızda  ilk beş  bizim çocuklarımızdı. Kenarda sıralarını bekleyenler de öyle.  Şimdi ilk beşimizde bizim bir tek çocuğumuz olmuyor. Tamam. Günün koşullarının dayatması , küresel dünyada, oyunun  kuralları değişti, diyebiliriz. Amenna da,  alt yapıdan gelen bir tek sporcumuzda mı olmaz. Başkanlık dönemimde alt yapıdan gelen,yetiştirdiğiniz çocukları Efes'e FB, GS'a büyük paralarla satıp transfer rekorları kırdık. Aynı olayları futbolda da yasadık. Turkiye ve Balkan Sampiyonu atletler yetiştirip, para kazandı bu kulüp. Güreşte Avrupa , dünya ve olimpiyat sampiyonlarına yetişemesem de  tıpkı yelken sporumuzdaki şampiyonlarımız gibi onları gururla ve rahmetle anıyorum

Sözün özü , ayrışmadan, bir misyon etrafında bütünleşerek  yaratacagımız ortak heyecanla eski günlerimize, FABRİKA AYARLARIMIZA DÖNERSEK,GÜZEL GÜNLERİ YAKALARIZ. Üçüncü ligdeyiz, bir sonrası amatör lig falan diye endişeye kapılmadan. Zaten sizin üçüncü liğ dediğiniz,eski amatör lig. Kuşkunuz olmasın. KSK her bakımdan tarihteki yerinde duruyor ve duracaktır. Noktalarken bir sözüm de bizim

 

kuşaktan bazı dostlarıma. Nevzuhur örneği her arayışta tartışmadan, ortaklaşmadan  öne çıkıp,  sonradan ortalardan kaybolmak yerine, bir heyecanı yaşatmaya çalışan genç kuşak  kardeşlerimize , evlatlarımıza destek olalım. Biliyorum.  Geldiğimiz noktada hiç kimse pragmatist düşüncelerle ikbal peşinde değil.  Fransız düşünür Descartes'in ünlü ; "düşünüyorum o halde varım"   tümcesi günümüzde  ;" görünüyorum O  halde varım" a dönüştürülmüş olsa da, bizler görünmesek de, esasen var olan bir kuşağın temsilcileriyiz. Varlığımız gençlerin yollarını aydınlatsın.YAŞASIN KSK. 

 

ÖZER KIRCA

 

KARSIYAKA NEREYE

Asırlık çınarın bu gün bir genel kurulunun daha gerçekleşeceğini  ulusal basının yerel ekindeki   haberden öğrenmiş oldum. 110 yıldır kaç başkan ve yönetim görev aldı bilemiyorum.Bu gün bir yenisini daha seçecek Karşıyakalılar. Her birleşimin bir kaç değişmez karakteri sahnede  yüksek perdeden ,sonunu  "kaf kaf"la tamamladıkları anlaşılması güç konuşmalar yapacaklar. Ne denli yüksek perdeden haykırırlarsa o denli " büyük Karşıyakalı" olduklarını kanıtlarcasına.

 

Sportif ve yönetimsel anlamda, yaklaşık yirmi yıldır katlanarak süre gelen başarısızlıkların nedenleri bir kez daha halının altına süpürülecek, konuşulmayacak, tartışılmayacak. Çağrılı olup katılabilen bir kaç siyaset erbabı ve yerel yöneticinin hiç bir zaman tutulmayan vaatlerinin yaratacağı

 

anlık motivasyon , birlikte haykırılan marşlar eşliğinde tamamlanan birleşim. Anlayacağınız sayısız tekrar edilen bildik senaryo.

 

"Daha önceleri neredeydiniz" isimli şarkıyı anımsatırcasına Genel Kurul öncesi  eskiden yönetim görevinde de bulunan  bir kısım camia!.. Büyükleri!.. , altı boş, özel koşullara uyarlılığı tartışılmamış ,  finansal olumsuzluklar ortamında gerçekleşmesi ve hayata geçirilmesi pek de olası görünmeyen "şirketleşme" meselesini gündeme getirdiler. Şirket kurucuları arasında yer alan ve ortaklaşmaya katkı verecek isimler de açıklandı. Başkan olmasında önemli katkı sağladığım  bir isim de, sadece futbol şubesinin şirketleştirileceğini açıklamış. Doğru ise anladığım o ki bu teklifle futbolun ayrıştırılarak    , Şirket organizasyonu altında bir başka hukuki kişiliğe aktarılması.amaçlanmış. Açıklananlardan bunu anladım. Bu açıklamalardan kısa bir süre sonra, Kongreye bir kaç gün kala,   mevcut başkan, Kulüp borcunu yaklaşık yüz milyon lira olarak bildirince , girişimi domine eden kişi bu kez Şirketleşmenin şimdilik ertelendiğini duyurdu.

Olan biteni biraz da ironik biçimde özetlemeye çalıştım.

Hiç kuşkusuz KSK kimsenin tapulu malı değildir. Kimler geldi.Kimler geçti bu çatının altından.Kimileri canları ile ödediler bu sevdayı dersem abartmış olmam. ĶSK. bir kurum , bir tarih olarak hep var olacaktır. Ancak, üzülerek belirtmeliyim ki özellikle son yirmi yıldır  sportif,  yönetimsel ve gerekse de finansal alanlarda bir çöküş, bir gerileme yaşıyoruz. Bunun nedenlerini bir önceki kurul ya da kişilere bağlamak, gerilemeyi ve çöküşü hızlandırmaktan başka bir

 

işe yaramaz. Büyüklüğünü tarihinden alan Kulübümüz , kabul edelim ki söylendiği gibi büyüklüğü ile orantılı büyük camia olmayı yakalayamadı. Yıllardır sağdan say aynı, soldan say  aynı kişlerden oluşan bir topluluk. İtiraf edelim ki, bu tabloda  hepimizin payı büyük. "Küçük olsun, benim olsun " yaklaşımı ile ayrışarak büyüyemedik. Ortalama 15-17 bin seyirciye oynadığımız dönemleri hatırlıyorum. Bu gün,  bu ortalamaları yakalamış sadece dört büyükler diye anılan Kulüplerden başkasını gösteremesiniz. Naklen yayın gelirlerinde Trabzon ile birlikte üç büyüklerden sonra geliyorduk .Gün döndü, devran değişti. Özellikle kitlesporları   endüstriyel nitelik kazandı. Salt öz kaynaklarınızla gelişmeyi ve başarıyı yakalamak çok güç. Ayrıca,  gerekli finansmanın da  İzmir özelinde salt sponsorlardan sağlanması , kanımca mümkün değil. Sponsorluk gelirleri ile sürekliliği sağlayamayız. O zaman, (ne yapmalı, nasıl yapmalı?) sorularına olabilirliği   olan, rasyonel çözümler aramalıyız. Aslında bu konudaki  çözüm de çok uzaklarda değil. Bir zamanlar Spor Kulübümüz   , altısı deplasmanlı birinci liglerde olmak üzere  17 spor branşında yarışıyordu. Hafta sonları  müsabakaları için gidenler, gelenler  inanılmaz bir koşuşturmaca  ve telaş yaşanırdı. Her kategorideki yaş gruplarındaki hareketliliği anmıyorum bile. Tüm sporcularımız bizim öz çocuklarımızdan oluşturdu.Söz gelimi Sn.Koç'un başkanlığı döneminde yarışan ve şampiyon olan Basketbol takımımızda  ilk beş  bizim çocuklarımızdı. Kenarda sıralarını bekleyenler de öyle.  Şimdi ilk beşimizde bizim bir tek çocuğumuz olmuyor. Tamam. Günün koşullarının dayatması , küresel dünyada, oyunun  kuralları değişti, diyebiliriz. Amenna da,  alt yapıdan gelen bir tek sporcumuzda mı olmaz. Başkanlık

 

dönemimde alt yapıdan gelen,yetiştirdiğiniz çocukları Efes'e FB, GS'a büyük paralarla satıp transfer rekorları kırdık. Aynı olayları futbolda da yasadık. Turkiye ve Balkan Sampiyonu atletler yetiştirip, para kazandı bu kulüp. Güreşte Avrupa , dünya ve olimpiyat sampiyonlarına yetişemesem de  tıpkı yelken sporumuzdaki şampiyonlarımız gibi onları gururla ve rahmetle anıyorum

Sözün özü , ayrışmadan, bir misyon etrafında bütünleşerek  yaratacagımız ortak heyecanla eski günlerimize, FABRİKA AYARLARIMIZA DÖNERSEK,GÜZEL GÜNLERİ YAKALARIZ. Üçüncü ligdeyiz, bir sonrası amatör lig falan diye endişeye kapılmadan. Zaten sizin üçüncü liğ dediğiniz,eski amatör lig. Kuşkunuz olmasın. KSK her bakımdan tarihteki yerinde duruyor ve duracaktır. Noktalarken bir sözüm de bizim kuşaktan bazı dostlarıma. Nevzuhur örneği her arayışta tartışmadan, ortaklaşmadan  öne çıkıp,  sonradan ortalardan kaybolmak yerine, bir heyecanı yaşatmaya çalışan genç kuşak  kardeşlerimize , evlatlarımıza destek olalım. Biliyorum.  Geldiğimiz noktada hiç kimse pragmatist düşüncelerle ikbal peşinde değil.  Fransız düşünür Descartes'in ünlü ; "düşünüyorum o halde varım"   tümcesi günümüzde  ;" görünüyorum O  halde varım" a dönüştürülmüş olsa da, bizler görünmesek de, esasen var olan bir kuşağın temsilcileriyiz. Varlığımız gençlerin yollarını aydınlatsın.YAŞASIN KSK. 

 

ÖZER KIRCA 

Kırca Hukuk Bürosu
Tüm Hakları Saklıdır ©