GEZİ

GEZİ

 

 

İnsan, topluluk  olarak yaşamaya başladığından bu yana , süreçte ” etkin adalet- pasif adalet” ,"etkin yurttaşlık-pasif yurttaşlık " kavramları da gün yüzüne çıktı. Ulaşılan düzeyde  önemini ve güncelliğini tüm  dünyada korumaya devam ediyor.     Kimileri adaletsizliğe karşı hala ilk çağlardan kalma ilkel yöntemi , öç almayı yeğlerken, kimileri de seçkinlerin ve egemenlerin irade buyurdukları , ceza yöntemlerini uygulayarak toplumu ve öznesi olan kişiyi  tatmin edeceğine inanıyor.

 Her ikisi de egemenlerin ve yönetenlerin çağlar boyu dayattıkları kul, köle mantığının tezahürleri. Çözüm ;  sömürgen ve buyurganları devre dışı bırakmaktan geçiyor. çözüm birlikte direnmekten geçiyor. Çözüm,  eşit yurttaşlıktan geçiyor. Çözüm,  birlikte yaratıp,  birlikte üretmekten geçiyor . Mahkûmiyet ya da beraat. Ne'ye göre, kime göre? Kim koydu bu yasaları ,  yasakları? Kimin yararına ve bekası için?. Özgür, eşitlikçi, paylaşımcı bir düzeni yaratmadıkça insanlık daha çoook birilerinden bir şeyler bekleyip duracak. Oturup da, beklemek yerine, adaletsizlik duygusunu bastırmanın en güçlü demokratik yolu, yurttaşların kuralların belirlenmesinde doğrudan hak ve karar sahibi olmalarında düğümleniyor.  Birilerinin yarattığı ,küresel çıkar savaşlarının gölgesinde dayatılan hukuk, gerçek adaletle ne denli özdeş?.. Ütopya mıdır benimkisi, gün gelirde yaşanır mı bilemem, .Ama umut ediyorum ki  milyonlarca canın yok olduğu, haritaların yeniden, yeniden çizildiği dünyamızda  insanlık, hak adalet yürüyüşünde  hakla, adaletle ve özgürlükle elbet buluşacaktır. Bu nedenle , siyasal davalarda salt yürürlükteki yasaları merkeze alıp, pozitif hukuka yaslanarak ilerlemenin pratikte bir yararını görmüyorum . Kavala'nın, karar sonrası cezaevindeki görüşmesinde ; "bu kadar yatırdılar, beraat vereceklerine inanmıyordum." şeklindeki  sözleri, tam da bu  düşüncelerimin  özetini veriyor.

 

"Gezi Davası" karar duruşmasında lütuf ve atıfet beklemeyen ; avukat meslektaşlarımız ile sanıkların en gencinden yaşlısına ayrımsız tümünün başları dik, karar vericilerin gözlerinin içine bakarak haykırmalarında; Sokrates'in  inancından ödün vermeyerek ölüme gidişindeki kararlılığını ,  Deniz'in ;   " bizi, bağımsız bir ülkenin çocukları olmaktan mahkum eden; hepiniz dahil sizlersiniz" sözünü ,Mahir'in ;"  kulaklar söylediklerimize kapalı olsa bile , biliyoruz tarih bizi dinliyor." , sözünü ve  S.Ali' nin " Ben bu memleketin hakiki evladıyım. Memleket, hükümet ve reisicumhur benim.."  şeklinde, savunmalarında seslendirdikleri  söylemlerindeki güçlü inancı  ve erdemli duruşu gördüm. Bir kaç saat sonra üzerlerine demir kapıların kapatılacağını bilmelerine karşın,  veda edercesine değil , Gezi'yi ve Gezi' de  yaşananları yukarıda andığım ve isimlerini anamadığım yüzlerce kahraman gibi tüm insanlığa bir kez daha gösterdiklerini yaşamaktan duydukları mutluluklarını gördüm 

İçtenlikle belirteyim ki , ilerleyen yaşıma rağmen neden aralarında değilim diye üzüldüm, ve biraz da kıskandım. O güzel insanlar bir inancın simgesi, milyonların onurlu birer temsilcisi olarak kapatıldılar mahpus damına. Biliyor ve inanıyorum ki, devran dönecek ve hak yerini bulacak. Çünkü, umuda pranga vurulamaz . Savunmaların tümü umut, inanç ve düzen eleştirisi  içeriyor, gerçek Adalete ve gerçek demokrasiye vurgu yapıyordu. Karar açıklandığında "şaşkınım "   diyerek yaptığım paylaşım,   insani bir refleks olsa gerek. Oysa; yasaya, yasayı uygulayanların kimliklerine, hakimine, savcısına , mağduruna,  müştekisine baktığınızda  olan bitenden şaşkınlık duymamak gerekiyor.

Kuşkusuz , edilgen bir tavır alıp, kadere rıza gösterilmeyecek. Bir yandan toplumsal karşı gelişin alanını genişletip, sesini  yükseltirken, pozitif hukuk perspektifinde evrensel hukuk kuralları ve adalet anlayışına aykırı bu kararla ilgili olarak ; önem verdiğim, saygı duyduğum, aralarında kimi dost yakın meslektaşlarımın da bulunduğu hak ve özgürlük savaşçıları adalet tarihinde  yer alacak savunmalarını bundan önce olduğu gibi, üst yargıda da gerçekleştireceklerdir. Sözün özünü   tarihteki siyasi savunmalardan bir kaç söylemle noktalayalım .

 

          "Yasalar beni suçlu görebilir ama esas suçlu yasalardır. Sokrates"

 

"Gerçeği gömmemiz boşuna .

O, toprağın altında yol alıyor .Bir gün,  her yerden  fışkıracak ve öç bitkileri açacak.” Emile Zola"

 

"Adınız, yasalarınız ve düzmece tanrınız lanetli bir geçmişin silik anısı olmaktan öteye geçemeyecek   Bartolemeo Vanzetti" Av. Özer KIRCA

Kırca Hukuk Bürosu
Tüm Hakları Saklıdır ©