BİR BULUŞMADAN GERİDE KALANLAR
Bir Buluşmadan Arta Kalanlar
Adalete hizmette yıllarını tüketmiş ve artık tezgahını toplamış ya da toplamaya koyulmuş, yaklaşık yirmi- otuz avukat gurubu on beşte bir öğle yemeğinde buluşarak bir iki kadeh eşliğinde sohbete koyuluruz. Genelde geçmişte yaşadıklarımız, Ülkenin durumu gibi konular oluşturur sohbetin eksenini. İşte bu sohbetlerin sonuncusuna İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Tunç Soyer de katıldı. Genelde , ortalama on kadar arkadaşımızla yaşadığımız sohbette bu kez davetlinin kimliği önemsenmiş ve ilgi çekmiş olacak ki, katılım oldukça yüksekti.
Başkan öncelikle meslektaşımız, bizler O' nun meslek büyükleri idik. Bu özellik nedeniyle olsa gerek sohbet, samimi bir biçimde , olanca doğallığı ile aktı gitti. Bu ortamda ,kimi dostların yönelttikleri sorulara karşı hayran kaldığım arı duru Türkçesi ile verdiği, sunum özelliği taşıyan cevaplarından ziyadesiyle ile mutlu olduğumu söylemeliyim. Konuştukça daha bir tanımış olduk, Başkanı. Sonrasında yaşadığımız sorunsaldan yola çıkıp, geleceği kurgulamaya başladım, usumda. Tek adam rejimi ve uygulamalarına karşı muhalif unsurların ortaklaştıkları ve önceledikleri ilk hedef; demokratik yol ve yöntemlerle başkanlık düzenine son verilerek, güçlendirilmiş parlamenter sistemin yeniden kurulması olarak belirlenmiş . Bu bağlamda gün geçmiyor ki, her türlü ekran karartma ve uygulanan RTÜK kararlarına karşı yılmadan kavgasını veren yayındaki bir kaç muhalif tv. kanalında her gün, her saat seçim sonuçları ve Cumhurbaşkanının kim olacağına ilişkin anket sonuçları konuşuluyor. Konuşmacılardan bir çoğunun varlıklarını görünür olmaya bağladığı ve bu amaçla yer aldıkları, iktidarın pragmatik hedeflerine, değirmenine su taşımaktan öte herhangi bir yararının da bulunmadığını düşündüğüm bu program konularını "güncel" kabul edersek, buluşmamızda konuştukça daha çok tanıma fırsatını yakaladığım Tunç Soyer kardeşimizi sözünü ettiğim programlar ekseninde "gelecekte" düşünmeye koyuldum. Bir fantezi diyebilirsiniz. Olsun. Nicedir, bir ve iki numaralı kentlerimizin Sn. Belediye Başkanları konuşulup yarıştırılıyor ya... İşte tam da burada üç numaralı kentin, kentimizin Başkanı neden bu yarışın içinde olmasın? Diyerek topa girdim . Kamu oyu önünde gerek İstanbul gerekse de Ankara Belediye Başkanları politik eylem ve söylemleri ile öne çıkıyorlar. Meclislerindeki çoğunluk buna zorluyor denilebilir. Doğrudur da. Tunç Soyer bey de irili ufaklı bir çok sorunla uğraşıyor. O da diğer mevkidaşları gibi , tüm olumsuzluklara karşın gece gündüz demeden hemşerilerine hizmete devam ediyor. Elbette amacım başkanları yarıştırmak ve karşılaştırma yapmak değil. Ama hazır diğer iki başkan anketler düzleminde olsa da yarıştırılırken, ben de bu yarışa bir de Tunç Başkanı katmak istedim. Güncelden geleceğe söylemini kullanırken muradım bu idi. Millet ittifakının tüm bileşenleri ve bileşeceklerinin ilk amaçlarının bu kendine özgü başkanlık rejimine son vermek ve geliştirilmiş parlamenter düzeni tesis etmek olduğu; dağın taşın, kurdun kuzunun bildiği bir gerçeklik. Demokratik, çağdaş Cumhurbaşkanı profilinden söz edilirken ; insan haklarına saygılı, doğa ve çevreye duyarlı, halkının çıkarlarını, insanının gelişmesini önceleyen , çağdaş eğitimi , önemseyen , aydınlıktan yana , entelektüel donanımı ile ulusal ve
uluslararası alanlarda temsil görevini hakkı ile yürüten, laik ve hukukun üstünlüğüne inanan, halkının ve devletin saygınlığını yukarılara taşıyacak, bir kimliği anlamak gerektiğini düşünüyorum.
Tunç bey, muhkem İngilizcesi, kurucusu , başkanı ve üyesi olduğu uluslararası sivil toplum kuruluşlar ve bu kuruluşlarla bağlantıları, hukukçu kimliği, entelektüel birikimi ve derinliği gibi özellikleri dikkate alındığında kanımca benim değerlerime göre daha bir öne çıkmış görünüyor. Kuşkusuz Ülkemizde bu makamı etkin biçimde doldurabilecek yetkin ve yeterlikte daha nice aydın , çağdaş ve donanımlı yurttaşımız olduğunu görüyor ve biliyoruz. Amacım ; seksen beş milyonluk bir Ulusun Cumhurbaşkanını belirlerken, bir kaç siyasi ismin etrafında dolanıp durmanın yanlışlığına vurgu yapmak .
Aziz Nesinin ; "söylediklerimiz kadar sustuklarımızdan da sorumluyuz" özdeyişi bağlamında kaleme aldım düşüncelerimi.
Bir de benden olsun. Güven satın alınmaz, kazanılır. Sn Soyer kazandı benim güvenimi.. Özer Kırca Hukukçu