Cumhuriyet Gazetesi'ne
Sn. Alev COŞKUN
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı Başkanı
Muhterem Üstadım, Saygı Değer Meslek Büyüğüm,
Yazarlarınızdan Sn. Özdemir İnce’nin, hafta sonu peşi sıra iki gün köşesinde; Ülkenin bu dünyadan göçmüş iki büyük ismi İsmail Cem ve Kemal Tahir’i hedef alan yazılarını üzüntü ile takip ettim.
Seksene ulaşan yaşamımın, gençlik dönemlerinde Cumhuriyet Gazetesi ile birlikte birkaç yayın organında düşüncelerini paylaşma olanağı bulan bir hukukçu olarak, kendince ülke sorunlarına duyarlı, özelde yazın ve sanat dünyasını aktif olarak izleyen bir hukukçuyum.
Altmış yıldır gün atlamaksızın takip edip, beslendiğim ” Gazetem Cumhuriyet” in yerleşik ve değişmeyen yayın ilkeleriyle uzlaşması olanaksız söz konusu yazılarına dikkatlerinizi çekmek istedim. İnanıyorum ki, yazı içerikleri sizleri de irrite etmiştir. İçerikleri itibariyle her iki yazı ; “Yazarın kendi özgün düşüncesi” denilerek karşılanabilecek nitelikten uzak, düşünce ve fikir özgürlüğü ile, açıklanamayacak boyutta doğrudan kişi hak ve özgürlüklerine saldırı niteliği taşıyan bir özü barındırmaktadır.
Yaşamlarında ülkemiz ve insanlığın gelişimi alanlarındaki yapıtları ve mücadeleleri ile saygın bir konumda anılan ve anılacak insanları küçük düşürmeye çalışmanın beyhude bir çaba olduğuna inanıyorum.
Yaşayan ve bu dünyadan göçen böylesi değerli insanlarımızı hedef alarak, gerçek yada gerçek dışı, yaşanmış yada muhayyel bir dizi anlamsız olayları merkeze alarak, onları küçültmek yüzyıllardır biriktirdiğimiz toplumsal değerlerimizle de bağdaşmayacaktır.
Söz de makale de hedef şahıs olarak anılan Rahmetli İsmail Cem; toplumsal sorunlarımızla ilgili bilimsel nitelikli, yapıtlar bırakmış, siyaset ve dış politika alanındaki Atatürkçü çağdaş girişimleri ile ismi belleklere kazınmış bir düşün insanı ve başarılı bir siyasetçidir.
Yaşamının son yıllarında Lider olarak giriştiği siyasal mücadelesinde, ABD’nin ve Kurumlarının yararına çalıştığı hususu dillere pelesenk olan K.Derviş gibi birisinin son dakika da ki dış kaynaklı ayak oyunları olmasa idi, inanıyorum ki; Yirmi İki yıldır Siyasal İslam mottosu ile Ülkeyi onarılmaz hallere getiren AKP iktidarı ve onun sultasından yakınmayacaktık. Sorbonne Hukuk Fakültesi mezunu olan, Hukukçu bir meslektaşımızın erken vefatı bu anlamda toplumumuz ve ülkemiz için büyük kayıp oluşturmuştur. Her fırsatta Fransızca bildiğini öne çıkaran, adı geçen yazardan aldığı eğitimler nedeniyle çok daha yüksek seviyede, Paris aksanı ile Fransızca konuşan rahmetli İ.Cem’in konuşmasından örnekler vererek ”r” harflerini seslendirmesini alay konusu yapmak son derece yakışıksız ve çirkindir. Dostu olmak onurunu kazandığım bu büyük insana yönelik, subjektif ve kıskançlık içeren söz ve ithamlar İsmail Cem’in belleklerdeki saygın yerini değiştirmeyeceği gibi, kanımca yazarın varsa okurlarını da kendisinden uzaklaştıracaktır.
Yazıda aynı amaçla eksene alınan Kemal Tahir’e gelince; Bu Büyük Yazın Üstadının çoktan klasikler arasındaki yerini almış, yapıtlarını görmezden gelerek, dahası insanlık ve toplum adına verdiği saygın mücadelesini yok saymak, söz konusu sözde yazarın gücünün yetmeyeceği bir iştir.
Rahmetli Kemal Tahir’de yakın tarihimizde ki önemli çalışmaları ve yapıtları ile toplumun belleğinde yer almış bir yazar, aydın ve düşün insanı olarak anılıp, takip edilecektir. İnancım odur ki; söz konusu yazarımız bu düzeylere öyle birkaç fırın somun da tüketse e gelemeyecek, ömrü vefa etmeden silinip gidecektir.
Yazarın, Cumhuriyet Gazetesi gibi köklerini Ulusal Kurtulusçuluk, Çağdaşlık, Cumhuriyet ve Demokrasi kuramlarından alan bir basın abidesinin sütunlarını yazar kisvesi altında kirletmeye, hem de suç işleyerek kirletmeye hakkının bulunmadığını düşünüyorum.,
Umuyorum ve inanıyorum ki; bu konu Gazetenizle ilgili Vakıf Yönetim Kurulu’nun yaklaşan seçimlerinde dikkate alınacaktır. Ancak, rahmetli İsmail Cem ile olan dostluğum ve onun manevi kişiliğine saygımın gereği bir kez de tarafımdan dillendirilmesini her şeyden önce insani bir vazife gördüğümü belirmek isterim .
Saygılarımla.
Av. Özer KIRCA