Anılar 1
Bende Saklı Kalanlar
Son yıllarda işimden gücümden arta kalan avare zamanlarımda, eş dostla paylaştığım ve bir kaç yayında da zaman zaman yer bulan sosyal içerikli, güncel konularla ilgili karalamalarım , giderek içlerinde önemsediğim yazar ve aydınların da yer aldığı ciddi bir takipci düzeyine ulaştı. Doğrusu beklemediğim bu ilgiden ben de keyif almaya başladım. Gündelik siyasetin dışında, spordan sanata değişik konularda neredeyse her gün rutine dönüşen telefon sohbetlerimizden birinde kardeşim Ali , bir yazımdaki düşüncelerimi paylaşan dostunun abartılı bulduğum övgü içerikli sözlerini ilettikten sonra , genellikle dokunduğum konularda değil de ısrarlı biçimde "anı" yazmamı istedi. Yazın dünyasında "anı" yazmanın kişiye kattıklarıyla ilgili sözlerini lise yıllarımda düşün dünyamda ayrı bir yer tutan , bana okumanın tadını duyumsatan ünlü Fransız yazar Andre Gide' in aforizma tadındaki sözleri ile noktaladı. "Anı yazmak, ölümün elinden bir şeyler kurtarmaktır."
Dedim ya; her gün konuşarak belki de geçmişten kalanları paylaşıyoruz. Şimdilerde bu rutine dönüşen telefon görüşmelerimizdeki ilk sözü; " başladın mı? oluyor. Kaçış yok. Nihayet bu gün başlıyorum, ölümün elinden bir şeyleri kurtarmaya...
Ölüm. Doğadaki tüm ses ve renklerin yok oluşu. Tüm yaşanmışlıklar ve yaşanacaklar mutlak renksiz ve mutlak sessizlikte kaybolup gidiyor. Yok olmak. Korkutucu ve fakat kaçınılmaz. Kaçınılmaz diyorum da , görece kurtulmak mümkün. Binlerce yıl öteden günümüze insanlığa bıraktıklarıyla ışık saçarak varlıklarını sürdüren bilim insanları, sanatçılar, yazarlar ve filozoflar dün olduğu gibi, dünya döndükçe ışıklarıyla aydınlatacaklar ortalığı. Alanlarında ürettikleri ile insanlığın geleceğini aydınlatanların izini sürerek, hiç değilse yaklaşan sonun elinden kurtarabiledeğim bir şeyleri kurtararak, anı defterimin sararan yaprakları arasında olabildiğince ölümsüz kılabilmek adına yola çıkmaya karar verdim. Böylelikle ölüm denilen mutlak sonu kendimce uzatmış mı oluyorum. Bilmiyorum. Seninle birlikte yoklukta kaybolacak bir şeyleri kurtararak , yaşamlarını sürdüreceklerini bilmek, bir anlamda ölüme direnmek olmuyor mu? Bu düşüncelerle seksen yıllık yaşamda imbiklediklerimi ileri geri sararak yaşatmaya karar verdim. Bir yerinden başlıyorum. Özer Kırca